Arthur Conan Doyle - Kızıl Soruşturma (Sherlock Holmes 1)

Ünlü İngiliz yazar Sir Arthur Conan Doyle’un Kızıl Soruşturma başlıklı romanı, ilk defa Sherlock Holmes karakterini tanıttığı kitabıdır.

Sherlock Holmes dizisinin ilk kitabı olan bu romanda, olayları Doktor Watson anlatıyor. Anlatılanlar Watson’un anıları ve günlükleri şeklindedir. Girişte Watson’un Holmes ile tanışmadan önce ordu doktoru olarak Hindistan’a gitmesi, Afganistan’da yaralanması ve çok bitkin halde Londra’ya gelerek Sherlock Holmes ile tanışmasını anlatıyor.

Hem Watson, hem de Holmes kalacak uygun yere ihtiyaçları var. İşte ikiliyi bir araya getiren durum da bu olur. Beraber bir yer kiralarlar. Ancak Doktor Watson henüz Sherlock Holmes’un ne iş yaptığını bilmiyor. Holmes da henüz çok ünlü bir detektif değil.

Doktor Watson, birlikte yaşadıkları ilk günlerde Sherlock Holmes’un sırrını ve ne iş yaptığını çözmeye çalışır ve özelliklerini defterine şöyle not eder.

“SHERLOCK HOLMES’un, Özellikleri 
1. Edebiyat Bilgisi - Sıfır.
2. Felsefe Bilgisi - Sıfır.
3. Astronomi Bilgisi -Sıfır.
4. Politika Bilgisi -Az.
5. Botanik Bilgisi -Değişken. Genel olarak belladon, afyon ve zehirler konusunda bilgisi iyi. Bahçıvanlık hakkında hiçbir şey bilmiyor.
6. Jeoloji Bilgisi -Pratik ama sınırlı. Bir bakışta, toprak türlerini birbirinden ayırabiliyor. Yapılan yürüyüşlerden sonra bana, pantolonundaki çamur lekelerini gösterip renklerinden ve koyuluğundan, bu lekelerin Londra’nın hangi bölgesinde üzerine bulaşmış olabileceğini söylüyor.
7. Kimya Bilgisi -Çok derin.
8. Anatomi Bilgisi -Kusursuz ama sistematik değil.
9. Kriminoloji Bilgisi çok fazla. Yüzyılda yaşanmış ve işlenmiş olan bütün cinayet ve skandalları en ince ayrıntısına kadar biliyor.
10. İyi viyolonsel çalıyor.
11. Yetenekli bir eskrimci, boksör ve kılıç ustası.
12. İngiliz yasaları üzerine iyi bir pratik bilgisi var."

Doktor Watson, her ne kadar Holmes’un ne iş yaptığını çok merak etse de sormayı uygun bulmaz. Ama bir gün her şey ortaya çıkar. Gazetede bir makale okur ve çok gülünç olduğunu söyler ev arkadaşına. Holmes ise hiç rahatını bozmadan makaleyi kendisinin yazdığını söyler Watson’a.

Holmes’un yazdığı ve bir gazetede yayınlanan Hayat Kitabı başlıklı makalede yazanları Watson şöyle aktarıyor:

“Yazar, insanın yüzünde meydana gelen anlık bir ifade, bir kasın gayri ihtiyari oynaması ya da normal olmayan bir bakış sayesinde insanın en gizli düşüncelerini etraflıca anlayabileceğimizi iddia ediyordu. Yine yazara göre, iyi gözlem ve analiz etme becerilerine sahip birini aldatmak imkânsızdı. 
“Bir su damlasından,” diyordu yazar, “Atlantik Okyanusunun ya da Niagara Şelalesi’nin gerçek olduğunu, ikisini de görüp duymamış olmanıza karşın, çıkartabilirsiniz. Tüm hayat büyük bir zincirdir, doğada her gördüğümüz de bu zincirin bir halkasıdır.”

İşte bu düsturlar Holmes’un cinayetleri araştırırken, ipuçlarını bulurken ve failleri yakalarken kullandığı yollardır. Başarısını da bu yolları takip etmekten elde ediyor.

Romanın konusu ise şöyle: Bir polis devriyesi, boş olduğunu bildiği bir evde ışık görmesi üzerine eve girer ve yerde yatan bir cesetle karşılaşır. Cesette hiçbir yara ya da darp izi olmamasına rağmen cesedin bulunduğu oda kan içindedir. Duvarda ise kanla ve Almanca “intikam” kelimesi yazılmıştır.

Olay çok karmaşıktır. Cinayeti çözmek için Scotland Yard’ın en iyi iki detektifi görevlendirilir. Ancak onlar da işin içinden çıkamadıkları için Sherlock Holmes’a başvururlar. Holmes da polisin çözemediği olaylarda onlara ve böyle durumlarda başı sıkışan insanlara yardım ediyor. İşte aynı gün Watson da ilk defa Holmes’un ne iş yaptığını öğrenir ve olay yerini incelemeye beraber giderler. Watson da bütün gördükleri ve olanları defterine not eder ve bize aktarır.

Sherlock Holmes bu olay sırasında yaşanan her iki cinayeti kendine has yöntemlerle çözer. Cinayetlerin arkasında ise acıklı ve içinde aşkın da olduğu bir hikâye var. Hikâye ise ta ABD’ye Utah’a ve buradaki dini grup Mormon’lara kadar uzanıyor. Onların kendine has dini adetleri, kendi peygamberleri, çok eşli hayatları da hikâyenin bir parçası olarak anlatılır.

İKİ DETEKTİF KARAKTERİ: POU’NUN DUPİN’İ VE GABORİAU’NUN LECOQ’U

Dünyaca ün yapan birçok polisiye yazarı ve onların da ününü geçen karakterleri var. Sir Arthur Conan Doyle’un Sherlock Holmes’u bunlardan biridir. Diğer çok ünlü bir yazar ise Agatha Christie ve onun Hercule Poirot ve Miss Marple karakterleridir.

Yazar Doyle, Holmes’un bu başlangıç romanında kendinden önce detektif hikâyeler yazan yazarlar ve onların karakterlerine değiniyor. Bu iki yazar, polisiye hikâye ve romancılığının öncüleri olarak bilinir. Biri Edgar Allan Poe ve onun Dupin karakteri. Diğeri ise Fransız yazar Gaboriau’nun Lecoq karakteri.

Romanda Watson arkadaşına bu iki karakteri hatırlatıyor. Holmes ise bir az da kibirli bir halde onları eleştirir:

“Bu kadar açıklama yeter,” dedim, gülümseyerek. “Bana Edgar Allan Poe’nun Dupin’ini hatırlatıyorsunuz. Böyle insanların, öykülerin dışında yaşadığından haberim yoktu.” 
Sherlock Holmes, ayağa kalktı ve piposunu yaktı. “Beni Dupin’le karşılaştırarak bana iltifat ettiğinizden hiç şüphem yok,” diye karşılık verdi. “Benim düşünceme göre Dupin, çok aşağılık kompleksli bir insandı. Arkadaşları düşüncelerini açıkladıktan sonra, çeyrek saat sessiz kalarak lâfa karışması çok gösterişli ve yapay bir hareketti. Hiç şüphesiz, analitik bir dehaya sahipti ama Poe’nun hayâl ettiği türden bir fenomen olmaktan çok uzaktı.” 
“Gaboriau’nun eserlerini okudunuz mu?” diye sordum. “Lecoq, sizde bir dedektif düşüncesi oluşturuyor mu?” 
Sherlock Holmes, alaycı bir şekilde burun büktü. “Lecoq, zavallı bir acemiydi,” dedi, öfkeli bir sesle, “Beğendiğim bir tek yönü vardı, o da enerjisi. O kitap beni hasta etmişti. Sorun, meçhul bir mahkûmu teşhis etmekti. Ben bu işi yirmi dört saat içinde yapabilirdim. Lecoq altı ayını verdi. Bu kitap, dedektiflerin kaçınması gereken davranışların bulunduğu bir ders kitabı olarak kullanılabilir.”

Sonuç olarak son birkaç ayda iki Sherlock Holmes kitabı okudum. İkisinin de ortak özelliği akıcılığı, insanı kendine çekmesi sonucu çok kısa sürede kitap bitiyor. Bazen bir az daha okuyayım derken, saatin çok geç olduğunu ve kitabın da bittiğini fark edersiniz.

Arthur Conan Doyle
Kızıl Soruşturma
Özgün adı: A Study in Scarlet
Çev: Deniz Akkuş
Avrupa Yakası Yayınları
İstanbul
2010
220 sayfa.

Next Post Previous Post
2 Comments
  • Ebemkuşağı
    Ebemkuşağı 26 Ağustos 2017 01:34

    Güzel bir kitaba benziyor gibime geldi.Emeğinize sağlık:)

    • Cavanşir Gadimov
      Cavanşir Gadimov 26 Ağustos 2017 08:19

      Teşekkür ederim.

Add Comment
comment url

Benzer yayınlar